Bu hususta Allah Rasulu ( a.s.m )nun ifadeleri aynen şöyledir.
Hz. Enes ( r.a ) anlatıyor. Rasulullah ( a.s.m ) buyurdular: sizden hiç kimse maruz kaldığı bir zarar sebebiyle, ölümü temenni etmesin. Mutlaka onu yapmak mecburiyeti hissederse, bari şöyle söylesin: Rabbim! Hakkımda hayat hayırlı ise, yaşat. Ölüm hayırlı ise canımı al. ( Buhari, merda,19)
Açıklama:
1- Hadiste Rasulullah ( a.s.m )’ın ilk muhatabı, ashab-ı kiram ise de kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanlar aynı şekilde muhatap olmaktadırlar, yani yasak hükmü bakidir.
2- Hadiste mevzu bahs edilen “zarar” için, seleften bir çoğu “dünyevi zarar” demiştir. Buna göre, kişi “ dinde fitneye düşmek” gibi dini bir zarar mevzu bahs olacak olsa, hadisteki nehyin dışında kalacağı belirtilmiştir.
Müslüman bir günaha maruz kalmışsa bunun yolu da tevbe etmektir. İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda Kur’anı Kerim de, “Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar.(Nisa Süresi,48;116)” buyurarak hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir.
Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah’u Teala, “Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine koysun.” (Tahrim Suresi,8) buyurarak yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder.
Allah’ın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz. Ancak insan her zaman korku ve ümit içerisinde olmalı. Ne ibadetlerimize güvenip övünebiliriz. Ne de günahlarımızdan ümitsizliğe düşebiliriz. Ben çok iyiyim, bu işi hallettim demek ne kadar yanlışsa; ben bittim, beni Allah kabul etmez demek de o kadar yanlıştır. Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük bir ibadettir.
İbrahim Canan, Kütüb-ü Site – Muhtasarı tercüme ve şerhi – Akçağ Yayınları, 5. cilt, s: 6
Rabbim hayırlı ölümler versin